26 Şubat 2009 Perşembe

cuma namazı

CUMA NAMAZI

Padisah birgun bir ferman yayinlayarak o haftaki cuma
namazinda orada yasayan herkesin bulunmasini zorunlu kilmis. Dort bir
yana haber salinmis ve cuma vakti gelmis. Bizim Temel disinda butun
ahali cumaya katilmis.Ertesi gun padisah sadrazami yanina cagirip
sormus:
-Dunku cumaya ahaliden katilmayan var mi ?
- Evet efendim, bir kisi katilmadi. Temel.
- Tiz getirin o deyyusu karsima

Temel'i bulup yaka paca padisahin huzuruna cikarmislar.
Padisah,Temel ve Sadrazam kaldiginda Padisah sormus,

- Soyle bakalim neden gelmedin dunku cuma namazina ?
- Cok onemli bir isim vardi padisahim
- Himmm demek onemli bir isin vardi. Oyleyse sana olmeden
once uc dilek dileme hakki taniyorum. Soyle bakalim ilk dilegini.
- Yok padisahim ben en iyisi dilek dilemeyeyim siz beni oldurun.
- Dile lan deyyus cabuk adami cileden cikartma.
- Peki. Eeee sey padisahim. Ben sadrazamin karisina hastayim,
madem oyle olmeden once bir yatsam onunla. Tabi bunu
duyan sadrazam olaya siddetle karsi cikmasina ragmen, padisahin
"Bosver takma kafana nasil olsa olecek" gibi sozlerinden
sonra istemeye istemeye razi olmus. Ardindan sira ikinci dilege
geldiginde Temel de yine ayni naz ve padisahin azarlamasi. Sonunda
Temel ikinci dilegini soylemis
- Eeee sey padisahim ben sizin kariniza da hastayim,
olmeden once onla da...
- Ne diyorsun lan sen (falan padisah kopurmus)
Tabii bu kez de sadrazam telkinde bulunmus ve Temel
Padisahin karisiyla da... Veee sira gelmis ucuncu dilege;
- Soyle bakalim su ucuncu dilegini de bitirelim artik su isi.
- Yok padisahim soylemeyeyim, ilk ikisini soyledim ama
bunu nasil soylerim bilmiyorum.
Ilk ikisinden daha kotu ne olabilir ki diye dusunen padisah kizarak
- Oglum soyle bak iskence yaptiririm, soyletirim
- Peki efendim, demis Temel ve devam etmis,
- Ben sadrazamla size de hastayim.
Ardindan kisa bir sessizlik ve Sadrazam :
- Padisahim ben sanki Temel'i namazda gorur gibi oldum.
Hatirliyor gibiyim.
Padisah :
- Nasil hatirlamazsin lan essoglu essek yanimda oturuyordu

20 Şubat 2009 Cuma

SAKIZLI LORLU KURABİYE


MALZEMELER
1/4 su bardağı zeytinyağı
250 g lor
1 su bardağı şeker
2 yumurta (birinin beyazı ayrılacak)
1/4 limonun suyu
1 çay kaşığı karbonat
2 su bardağı un (yaklaşık)
2 küçük parça damla sakızı
1 kase susam
YAPILIŞI
Zeytinyağ, lor, şeker ve yumurtalar karıştırılır.
Karbonat limon suyunda eritilir ve un ile birlikte diğer karışıma eklenir.
Karışım iyice yoğurulup yumuşak bir hamur elde edilir.
Damla sakızı havanda incecik dövülüp hamura ilave edilir ve hamur biraz daha yoğrulur. Hamurdan ufak parçalar alınıp yuvarlanır ve hafifçe çırpılmış yumurta akına ve susama bulanıp yağlı kağıt serilmiş veya yağlanmış tepsiye dizilir.
180 derecede önceden ısıtılmış fırında 30-35 dakika pişirilir.

14 Şubat 2009 Cumartesi

rüşvet

Bir Karadenizli, bir Kayserili ve bir Diyarbakirli ayni trafik kazasinda ölmüs.Cenazeleri dualarla, göz yaslariyla kaldirilmis.İki üç gün geçmis, bir de bakmislar ki Karadenizli, çikmis mezardan, üstünü silkeleyerek geliyor. Önce büyük bir panik yasanmis haliyle, sonra bakmiszombi mombi degil, bayagi kanli canli, cesaret edip yanina yanasmis ve merakla sormuslar:
-"Yahu sen öteki dünyadan nasil geri döndün?"Anlatmis:
-"Öte tarafta da isler buradaki gibi yürüyormus meger, rüsvet, haksizlik, yolsuzluk... Geri göndermek için 5 bin dolar istediler, bastim parayi geri geldim."-"Eee, diger iki arkadas niye gelmedi?"-"Vallahi ben gelirken, Kayserili hala 3.500 dolara olmaz mi, yap bir indirim de ayagimiz alissin! diye pazarlik ediyordu."-"Ya Diyarbakirli?"
-"O da 'Ben vermem, Devlet versin!' diye inat ediyordu..."

fosurmak

FOSURMAKTemel'in kötü huylarindan biri de her sabah uyanir uyanmaz, gök gürültüsü kadar yüksek sesle gaz çikartmakmis. Karisi Fadime de bu densizlige pek içerler, "Cözü çikasu heruf, ha pir sabah poyle fosururken, tüm pagursaklarun donuna dökülsun da cör cünunu" dermis.Derken, Kurban bayraminin ikinci sabahi, Fadime mutfakta kurban etlerini ayiklarken ve Temel hâlâ uyurken, Temel'i yola getirme niyetiyle, bir gün önce kurban olarak kestikleri koçun barsaklarini toparlayip bir güzelce Temel'in donunun içine koymus!Az sonra Temel uyannca, adeti üzere, keyifle ve gök gümbürtüsü timsali, gaz atınca bir de bakmis ki tüm barsakları donunun içinde. Şaskinlik ve korku ile rengi benzi atmis akli uçup gimis.Temel, Bir muddet sonra kendine gelmis kalkip tuvalete gitmis epey zaman sonra, sararmış yüzünden soğuk terler damlayarak bitap yorgun bir halde mutfağa gelen Temel;-"Haçan dedigun oldi be Fadime, fosururken tüm pagirsaklarum donuma döküldu da" dediğinde,Fadime: -"Oh olsun, ama pagirsaklarun çikarken canun da pek yanmistur be Temel'im" diyerekten gönlünü almaya çalisirken;Temel yanitlamis hemen :
-"Yok be Fadime, ha çikarken acumadi da, geri sokarken az kalsun ceberidum"

8 Şubat 2009 Pazar

FIKRALAR

iki rekat namaz kıldırdık diye
Adamın biri elinde büyük bir bıçakla camiye dalar ve sorar: -aranızda müslüman olan var mı ? korkudan kimse bişey diyemez. birazdan yaşlı bir adam ayağa kalkar:
-ben müslümanım. der.
Bıçaklı adamla yaşlı adam camiden çıkarlar. adam dışarıdaki inek sürüsünü gösterip:
-amca, şunları kurban edicem de ben beceremem yardım eder misin ? der.
Yaşlı adam baya bir hayvanı kestikten sonra ‘ben yoruldum başka birini bul’ der. Adam bu sefer kanlı bıçakla yine camiye girer ve sorar:
-aranızda başka müslüman var mı ? az önceki
adamı doğradığını düşünen cemaat çok korkar ve herkes aynı anda imama bakar, imam:
-ulan iki rekat namaz kıldırdık diye müslüman mı olduk

ZEYTİN VE ZEYTİN YAĞI




ZEYTİNYAĞI KANSERE İYİ GELİYOR
“(Sizin için) Tûr-i Sina’da yetişen bir ağaç yarattık ki, bu ağaç hem yağ ve hem de ekmeğinize katık edecekleri verir”(Mu’minun, 20)“Zeytinyağını yiyiniz ve onunla yağlanınız! Zira o, mübarek bir ağaçtan meydana gelmektedir.” (Hadis-i şerif)Dinimizde övgü ile tavsiye edilen az sayıdaki gıda maddelerimizden biri olan zeytinyağının kansere karşı da hem koruyucu, hem de tedavi edici özelliklerinin bulunduğunu anlatan, kendi başından da kanser vakası geçmiş bir uzman doktorun anlattıklarını istifadeniz için sunuyoruz.
ZEYTİNYAĞI mucizesi!

Egzoz gazları, fabrika bacalarının kustuğu kanserojenler, içme sularımıza karışan sanayi atıkları, bir yandan da belediyelerin temizlemek için suya kattıkları klor, fast food gıdalardaki, hazır yiyeceklerdeki tehlikeli katkı maddelerine karşı elimizde iki silah var: EKMEĞİMİZ ve ZEYTİNYAĞIMIZ Doktor İlhami Güneral, bugün dünyanın en önemli kanser ilacı olarak kabul edilen köpekbalığı kıkırdağının Küba'nın ihracat kalemleri arasında ilk sırada yer alışını gülümseyerek karşılıyor. Köpekbalığından çıkarılan squalene adlı madde sızma zeytinyağında bol miktarda bulunuyor. Günde 100 cl. Zeytinyağı tüketimi ile köpekbalığı kıkırdağından alınacak kadar squalene alınır... Dr. İlhami Güneral ile sürdürdüğümüz dizinin beşinci gününde ülkemizde de bol miktarda bulunan, ancak ne yazık ki yeterince tüketmediğimiz zeytinyağı birinci tartışma konumuzu oluşturuyor.Bu konuşma sırasında Dr. Güneral, Dr. Klinkhamer'in şu sözünü anımsamadan edemiyor: 'Büyük ilaç firmaları, havucun ya da baklanın sağlık yönünden değerini araştırmayı istemezler. Zira kendi ürünlerine büyük yatırımları vardır. Para musluğu neredeyse, ilgi ve araştırma da o tarafta. Böylece anlaşılıyor ki, konvansiyonel tıbbın kanser problemini çözmesi olanaksızdır' Köpekbalığı kıkırdağı yerine ZEYTİNYAĞI Dr. Güneral, zeytinyağının da ABD'de unutturulmak istendiğini anlatıyor. Biz de bir süre önce İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yayımlanan 'Tarihten Günümüze İzmir Mutfağı' adlı kitabımızda, zeytinyağının Akdeniz'in bir mucizesi olduğunun altını çizdiğimizi söylüyoruz. Gerçekten de, Akdeniz'de kalp krizleri ve kanser dünya ortalamalarının çok altındaydı. Konuşmamızda hem fikir olduk ki, egzoz gazları, fabrika bacalarının kustuğu kanserojen- ler, içme sularımıza karışan sanayi atıkları, bir yandan da belediyelerin temizlemek için suya kattıkları klor, fast food gıdalardaki, hazır yiyeceklerdeki tehlikeli katkı maddelerine karşı elimizde iki silah vardı: Ekmeğimiz ve zeytinyağımız... ikisine de çok iyi sahip çıkmalıydık. Bir süredir gazetelerde ilanlar çıkıyor, TV'lerde haberlerini izliyoruz. Köpekbalığı kıkırdağı AIDS ve kansere iyi gelmektedir, hatta önleyicidir. Doktor Güneral'e soruyoruz:- Köpekbalığı kıkırdağı gerçekten önleyici mi? - Evet önleyicidir. Köpek balığı karaciğerinde bulunan Squalene maddesi tümörlerin yok edilmesinde yapıtaşı niteliğindedir. Bu madde bazı böceklerde ve karıncalarda da vardır. Squalene kanser tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır. En önemli üreticisi Küba'nın da önemli bir zenginlik kaynağıdır. Ancak unutmayınız ki bu maddenin en çok bulunduğ madde ise bizim sızma, geleneksel yöntemlerle çıkarılmış zeytinyağıdır. Zeytinyağında yüzde 2 oranında Squalene bulunur. Günde en az 100 cl. Zeytinyağı tüketen bir kişi gerektiği kadar Squalene almış olur. Amerikan Tabipler Birliği'nin yayınladığı Archive of Internal Medicine Dergisi'nin 12 Ocak 1998 sayısında çıkan bir makale hayati bilgiler içeriyor. İsveç'teki Karolinska Enstitüsü'nden başta Dr. Alicya Wolk olmak üzere 8 bilim adamının yıllar süren 61.471 kadın üzerinde yaptıkları araştırma da şu çok önemli sonucu vermiştir: Zeytinyağı kanser riskini yüzde 50'ye yakın azaltmaktadır. Buna mukabil soya, mısır, ayçiçek yağları, hayvani yağlar ve margarinler kanser riskini yüzde 69 yükseltmektedir. O nedenle buğday kadar önemli olan zeytinyağının tüketiminin artmasına çalışmamız gerekiyor.
Yüksek ateş tedavisi

İki yıl kadar önce Rusya'da bir grup hekimin kanserli hücreleri yüksek ateş tedavisiyle öldürdüğü iddia edilmiş, ancak başta Türkiye'deki 'ortodoks' hekimler tarafından bu iddia kabul görmemişti. Dr. ilhami Güneral ile yaptığımız söyleşi de bu konuyu da gündeme getirdik. Güneral bu yöntemin de doğru bir yöntem olduğu kanısında, ancak sadece Ruslar'ın bildiği iddiasına katılmıyor. Bakın uzmanımız bu konuda neler diyor: -Bu iddialar doğru mudur?-Kanser hücreleri 42 derecenin üzerindeki ısıya dayanmaz ve ölür. Bu, ta Mısırlılar zamanından beri bilinen ve tedavi maksadıyla uygulanan bir yöntemdir. Günümüzde bu uygulamalar daha bilimsel yöntemlerle, lokal olarak iyi odaklanmış, ultrason, mikro dalga ve radyo dalgalarıyla yapılır. Kanser kitlesi 42-44 C dereceye kadar ısıtılır ve böylece sağlıklı komşu dokulara zarar vermeden tümör kitlesi tahrip edilir. - Türkiye'de neden uygulanmıyor?- Bu kadar sade, böylesine etkili ve zararsız bir kanser tedavisi, ne yazık ki, ülkemiz onkologları tarafından ya bilinmediğinden, ya da ilaç firmalarına sadakatten kanser hastalarına ulaşamıyor. Yüksek ateş şokunun kanseri tedavi etmesi yanında, koruyucu niteliğini de gösteren çok parlak bir örnek verelim: Bundan 50 yıl kadar önce Orta İtalya'da Pontine Bataklığı diye anılan ve adeta sıtma tarlası olan bir bölge vardı. 500 kilometrekarelik bir bölgede hemen herkes sıtma geçirmekte ve bu hastalığın sık sık nükseden yüksek ateş krizlerini yaşamaktaydı. Fakat bu bölge yerlileri arasında hiçbir kanser olayı saptanmamıştı. Görüldüğü gibi yüksek ateş kanseri önleyici bir etken…
KANSERLİLERE TAVSİYELERİMİZ
1) Gün boyu, susadıkça, evde yapılmış fazla koyu olmayan sebze çorbaları ve taze sıkılmış sebze ve meyve suları içiniz. Bu vücudunuza gereken vitamin, mineral ve enzimleri depolar ve ayrıca vücudu toksinlerden temizler.
2)Ne içmede ne de pişirmede asla klorlu olabilecek su kullanmayın. Özellikle pişirme sırasında klor yoğunluk kazanabileceğinden daha da tehlikeli olabilir.
3) Gıdalarınızı paslanmaz çelik ya da cam kaplarda pişirin. Az su kullanın. Düdüklü tencere, mikro dalga fırını ve alüminyum kap kullanmayın.
4)Alkollü içki kullanmayın. Yoğun sigara dumanı olan yerlerden kaçın.
5) Rafine besinler ve muamele görmüş gıdaları kullanmayın. Yedikleriniz ne derecede doğal ve taze iseler o kadar yararlıdırlar.
6)Toksik maddelerle ilaçlanmış sebze ve meyveleri kullanmayın. Bahçeniz varsa bu ürünleri kendiniz yetiştirin.
7) Tuzu azaltın ve iyotlu tuz kullanın.
8) Patates, kuru fasulye, fındık, yeşil sebzeler gibi potasyum yönünden zengin gıdalar alın...
9) En az 8 saat uyuyun. Gündüz ara sıra dinlenin. Elinizden geldiğince hareketli olun.
10) Bitki çayları için, kekik, kuşburnu, ıhlamur, adaçayı gibi,
11) Beyaz ekmek yerine, çavdar, yulaf, kepek ekmeği ve bulgur kullanın. Esmer pirinç de tavsiye edilir.
12) Sadece koyun sütünden yapıldığına inandığınız peynir ve yoğurtları yiyin.
13) Taze meyve yerken, içerdiği şeker düzeyine göre elma, armut ve portakal gibi iri meyveler günde 3-4 tane, çilek, vişne; kiraz ve ahududu gibi meyveler 150/200 gram yenebilir.
14) Zeytinyağı kullanın.
15) Taze olarak beyaz etli derin su balıkları yiyin.
16) Kuzu eti ve ciğeri yiyin.
17) Kavrulmamış kayısı çekirdeği yiyin
18) Bol bol ısırgan otu yiyin... Tohumunu balla karıştın, kendisini börek ya da salata şeklinde yiyin.
19) Acı biber dışındaki baharatları kullanabilirsiniz.
20) Soğan ve sarımsağı da bol bol tüketin...

7 Şubat 2009 Cumartesi

ZEYTİN VE ZEYTİN YAĞI










Sıvı Altın Zeytinyağ Medeni dünyanın ilgisini çok az şey zeytin ve zeytinyağı kadar çekebilmiştir. Geçmişi günümüzden 10 bin yıl öncesine dayanan zeytin, birçok efsanenin de kaynağı olmuştur. Yunanlı sporculardan, azizlere ve ilk hekimlere kadar eski tarihin tanrı ve tanrıçaları tarafından kutsal sayıldı. Dallarını, ağacını ve meyvesini çeşitli şekillerde kullandılar.
Zeytin ağacının yaprakları zafer, akıl, ve barış simgesidir. Nuh' un gemisine bir zeytin dalı ile geri dönen güvercin, büyük sel felaketi sona erdiğine dair bir işaret sayılmıştır. Bir çok dinde vaftiz törenlerinden yağ lambalarına, geleneksel ve kutsal mekanlara kadar Akdeniz'de görkemli dinsel ayinlerde önemli bir yer tutmuştur.Gerek mitoloji ve gerekse günlük yaşamdaki yeri bakımından Akdeniz kadar hiç bir coğrafyada zeytinin tarihi izlerini bu takip edebilmek mümkün değildir. Örneğin, Yunanistan'da zeytinin tarihi 4000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır.
Athena; akıl ve sanat tanrıçası, denizler tanrısı Poseidon ile rekabet etmektedir. Her biri insanlığa en değerli armağanı vermekle görevlendirilmiştir, en büyük tanrı Zeus tarafından. Poseidon bir at bağışlar. Athena ise Aeropolis kapısında bir zeytin ağacı yetişmesini sağlar. Bunun üzerine Yunanistan'ın en büyük şehrine onun adı verilir ( Athens olarak ). Aynı zamanda o günden itibaren Yunanlılar'ın zeytin ağacı altında doğduklarına inanılır.
Aristotales, zeytin ağacını daha geniş boyutta düşünerek yetişmesini bir bilim olarak nitelendirir. İzmir doğumlu Homerus, zeytin yağını "sıvı altın" olarak nitelendirir. Solon, zeytin ağacının korunması için ilk kanunları yapar. Hippocrates, zetinyağını şifa verici olarak tavsiye eder.
Eski Yunanistan ve Roma imparatorluğunda çok önemli ticaret malzemesiydi. Ticaretinin yapılması için Akdeniz'de özel gemiler yaptırılıyordu. Zeytinyağının gençlik ve güç kaynağı olduğu inancı çok yaygındı. Eski Mısır, Yunan ve Roma'da çeşitli çiçek ve otlar ile zeytinyağını karıştırarak çeşitli ilaç ve kozmetik elde ediliyordu.
M.Ö. 1000. yılda son derece önemli bir merkez olan Antik Pirene kentinde düzenlenen spor karşılaşmaları kentin en gözde etkinliğidir. Spor etkinliklerinde çok miktarda zeytinyağı tüketildiği ve hayırsever vatandaşların kente yönelik yardımlarını genellikle zeytinyağı bağışlayarak yaptıkları bilinmektedir. Günümüzde her ne kadar garip görünse de; " şu kişi bir yıl boyunca yurttaşları yağlamıştır " gibi ifadelere yazıtlarda rastlanmaktadır.Kitab-ı Mukaddes'te geçen " İlya ile Elisa " mitoslarında Yahudiler için kutsal bir kişilik olan İlya fakir dulların yiyecek fıçısını ve yağ küplerini kıtlık yılları boyunca tükenmez kılar. (Kitab-ı Mukaddes "Birinci Krallar 19. Bab).
Ölüm ve uyku kara gecenin çocukları olarak bilinirdi." Ölümün ellerine yakalanan asla kaçamaz. Hades'e giren, o karanlığa inen, bir başka deyişle ölümle karşılaşan asla geriye gelemez" diyor M.Ö. 6.Yy ' yaşamış bir yazar olan Hesiodos.
Ölüyü son yolculuğuna hazırlamak ailenin görev ve sorumluluğuydu.Ölünün yakınları veya akrabası yoksa yakın arkadaşlarından birisi işleri üstlenirdi. Genelde öleni törene kadınlar hazırlardı. Ölümden sonra ölen yıkanırdı. Çünkü ölümün herşeyi kirlettiğine inanılırdı. Ölünün vücudu yıkandıktan sonra zeytinyağı ile yağlanırdı.
Helenistik devirde zeytin ağacı kutsal sayılıyordu ve zeytin ağacını kesenler ölümle cezalandırılır ya da sürgüne gönderilirdi..
Kur'an-ı Kerim'de de zeytinden söz ediliyor. Kur'anda bu zeytin ağacının Sina dağı'ndan geldiği, meyvelerinden yağ elde edildiği ve bu yağın yemeklere lezzet vermek için kullanıldığı yazılıdır.
Günümüze kadar ulaşabilmiş Apicis'un yemek kitabı da çeşitlilik ve zenginlik zeytinyağının kullanımı için bir fikir vermektedir.



Doğadaki Mucize
Zeytinyağının diğer yağlara oranlara çok daha sağlıklı olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Diğer yağlara göre ne hafif ne de yağlı olan bu zeytinyağ, kendine has aroması ile yemeklere ayrı bir lezzet katar.Zeytinyağının faydaları saymakla bitmez .
Çocukların beyin gelişimini ve kemiklerinin güçlenmesini hızlandırır. Başta E vitamini olmak üzere A, D, K vitaminleri içerir. Bu vitaminlerin sayesinde hücrelerin yenilenmesinde doku ve organların yaşlanmasını geciktirmede etkilidir.Cildi besler, saçları korur. İçerdiği linoleik asit sayesinde anne sütünden kesilmiş bebeklere (4 -5 aydan sonra bir kaç damla) yağsız inek sütünekarıştırılarak verilir. Bebekler için doğal besin işlevi görür.Zeytinyağının en önemli özelliklerinden biride kalp ve damar hastalıkları üzerindeki olumlu etkisidir. Kalp krizi riskini azalttığı gözlenmiştir. Bir çorba kaşığı zeytinyağı 14 gr, 120 kalori içerir. Zayıflama diyetlerinde zeytinyağını öğünlerden çıkartmak son derece sakıncalıdır. 1950'li yıllarda değişik yaş guruplarında 7 ülkede, 3 kıtada toplam 12 bin vak'a incelenmiştir. Akdeniz ülkelerinde yaşayanların kalp krizi riskinin diğer ülkelere göre daha az olduğu görülmüştür.Akdeniz beslenme modelini bu kadar cazip kılan ve uzmanlar tarafından tavsiye edilmesini sağlayan da yine zeytinyağıdır. Çünkü Akdeniz diyetinin %60' şı karbonhidratlardan, % 30'u yağdan, % 10'u ise proteinden oluşur. Yine zeytinyağının bağırsak, idrar yolları, safra kesesi gastritin giderilmesinde de etkin olarak kullanılabilir.
Bunları Biliyor muydunuz ?
Anavatanının Mezopotamya bölgesi olduğu ve buradan yayıldığı tahmin ediliyor.
"Zeytinyağlılar" diye adlandırılan yemeklerin sadece Anadolu mutfağına ait olduğunu,Akdeniz mutfağında yemeklerin hemen hepsinin zeytinyağı ile piştiğini,
Girit adasında kişi başına 31 Kg, Yunanistan da 18,5 kg, İtalya da 7,5 kg, 8.2 kg İspanya'da (1995 yılında yapılan istatistik ) 1993 yılında yapılan istatistikte Türkiye'de kişi başına 800 gr tüketiliyor.
Gençlik ve ergenlikte vücudun en çok kaliteli gıdaya ihtiyacı olduğu dönemdir ve zeytinyağ burada iyi bir tercihtir.
Yaşlılıkta kalsiyum kaybını önlüyor, kemik erimesine engel oluyor.
Hamilelikte, içinde bulunan yağ asitleri hücre ve sinir sisteminin oluşturulmasında çok önemli etkendir.Günde iki çorba kaşığı zeytinyağı tüketilmelidir..Sporcular için zeytinyağı çok önemlidir. Zeytinyağın içerisinde bulunan oleik asit kaslar tarafından en kolay yakılan ve en kolay hazmedilen yağdır.
Ağızda çalkalandığında dişlerin beyaz kalmasını sağlar.
Zeytinyağının saklanma koşullarıYoğun ışık alan yerlerden uzak tutun
Mutlaka cam şişelerde saklayın
Çok sıcak veya çok soğuk ortamlarda saklanmamalıdır.
Teneke kutularda alınan zeytinyağı kapağı açıldıktan sonra cam şişelere aktarılmalıdır.
Ömer'ce:Zeytinyağını daha çok kullanmanız için uygun bir ortam oluşturun çünkü zeytinyağı sadece bizi sağlıklı kılmaz, aynı zamanda eşsiz tadı ile hepimizin hava kadar, su kadar ihtiyaç duyduğumuz sevgiye de yerleştirir içimize.